Mersin Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Mersin Mutlu Sonlu Masöz

Geminin, radarlar altından sükunet içinde yitik gittiğini… Uydu istasyonlarının, tetikte gözlerinin altında karanlığa karıştığını… Güneş sistemine dağılmış tüm öteki gemilerin arasından dans edercesine zarafetle ilerlediğini. Hiç dikkat çekmeden. Varlığını belli etmeksizin… Cinder’ın omurgası karıncalandı, ense kökünden başlayarak kuyruk sokumuna kadar ürperdi. Bedeninden bir sıcaklık yayılmaya başladı, kas ve eklemlerini doldurdu, parmaklarından akarak dizlerine doğru devam etti. Cinder Mersin Mutlu Sonlu Masöz ciğerlerindeki havayı özgür bıraktı, verdiği nefesle birlikte kaslarını gevşetti ve nakaratını tekrarlamaya devam etti. “Gizlen Rampion. Rampion, gizlen. Gizlen.”

“İşe yarıyor mu?” Cinder’ın gözleri pat diye açıldı. Karanlıkta görebildiği tek şey, penceresinin ötesindeki yıldızlardı. Gemi, Dünya’nın güsevinç baklan yüzünün diğer tarafındaydı ve bundan dolayı uzayın sonsuz karanlığı ile çevriliydi. Perdelenmiş. Gizli. Görünmez. “İyi bir soru,” dedi Cinder, saçma bulunduğunu bilmesine karşın şimdiden bir davranış hâline gelmiş bir davranışla gözlerini tavana doğru kaldırarak. İko, tavandaki bir nokta değildi. Hatta sesini duyurmasını elde eden hoparlörler bile değildi. İko gemi içindeki her bir bilgisayar kablosu, çip ve sistemiydi. Gemiyi bir arada tutan çelik ve vidalar haricinde her şeydi.

Mersin Mutlu Sonlu Masöz

Ve bu biraz rahatsız ediciydi. “Ne meydana getirdiğim hakkında aslabir fikrim yok,” dedi Cinder. Pencereden dışarı baktı. Ufak lombardan bakılmış olduğunda, görünürde başka aslabir gemi yoktu. Bir tek yıldızlar, yıldızlar ve yıldızlar vardı. Çok uzaklarda, belli belirsiz görülebilen mor bir sis ise kim bilir bir kuyruklu yıldızın bıraktığı gaz bulutuydu. “Ya sen bir fark hissediyor musun?” Cinder’ın ayaklarının altından bir yavru kedinin mırıltısı kadar yumuşak bir gürüldeme sesi yükseldi. O ses Cinder’a, bilgi işleminde bulunurken İko’nun fanlarını normalden çok daha hızlı çalıştırdığını hatırlattı.

“Hayır,” dedi İko, bir dakika kadar sonrasında ve ardından gürüldeme sesi de kayboldu. “Kendimi hâlâ devasa hissediyorum.” Cinder bacaklarını çözdü, kanın ayaklarına geri gitmesine izin verdi. “Beni endişelendiren de bu. Bu kadar rahat olmamalı diye düşünüyorum. Tüm Doğu Ulusları Topluluğu Ordusu peşimizde. Bildiğimiz kadarıyla, bu aşamada diğer Birlik Ordularından da yardım istemiş olabilirler. Aycıları ve kelle avcılarını saymıyorum bile. Şu ana kadar bizim radarlarımızda kaç tane vapur tespit ettin?” “Yetmiş bir.” “Peki… Bunların bir tanesi bile bizi fark etmedi mi? Sence normalde bu mümkün mü?” “belki de yaptığın şey işe yarıyordun Bu Aycı şeyinde naturel bir kabiliyetin vardır.”