Mersin Mutlu Son Masaj Hizmeti
Mersin Mutlu Son
“Sydney’de yaptığım şeyin buna örnek teşkil edecek bir olay olduğundan pek kararlı değilim.” Mersin Mutlu Son Gülümsemeye çalıştı. “belki siz değerli üyelerimizin de hatırladığı şeklinde, nihayetinde adamı vurmak mecburiyetinde bırakılmıştım.” Kimse gülmedi. Dudaklarda gülümseme emaresi bile yoktu. Harry’nin gelecekte bölüm şefi olmayacağı kesindi. “
Bundan daha feci şekilde sonuçlanan vakalar görmüş olduk, Harry, ” dedi Waaler tekrar Rolex’ine bakarak. “Çoğunuz birçok davada uzman görüşüne başvurduğumuz psikolog Ståle Aune’u tanıyorsunuzdur. Buraya kadar gelip seri cinayetlerle ilgili küçük bir sunum yapma önerimizi kabul etti. Bazılarınız için bu tamamen yeni fakat diğerleri de eski bilgilerini tazeleme fırsatı yakalamış olacaklar. Birazdan burada olması… “ Salondaki hepimiz hızla oluşturulan kapıya döndü. İçeri giren adam nefes nefese kalmıştı
Mersin Mutlu Son
. Tüvit ceketinden fırlayan iri göbeğinin üzerinde sallanan turuncu renkte bir kravatı ve çok küçük oldukları için onlarla nasıl olup da görebildiğini düşün dürten gözlükleri vardı. Parlayan kel kafasının altında terle kaplı bir alnı ve muhtemelen boyalı fakat kesinlikle düzgün kaşları vardı. “İyi insan… “ dedi Waaler. “sözünün üstüne gelirmiş!” diye tamamladı Ståle Aune.
Göğüs cebinden bir mendil çıkardı ve alnını kuruladı. “Dışarıda cehennem sıcağı var!” Masanın ucuna kadar vardığında eskimiş kahverengi deri çantası gürültüyle yere düştü. “günaydın bayan ve baylar. Günün bu saatinde bir sürü genç insanı uyanık görmek ne kadar güzel. Bazılarınızı önceden tanıyorum; diğerleriyse bugüne dek bu şanstan mahrum kalmışlardı.” Harry gülümsedi. O mutlaka bundan mahrum kalanlardan biri değildi. Harry İlk olarak içki problemiyle ilgili olarak seneler önce
Aune’un kapısını çalmıştı. Aune madde bağlarımlılığı konusunda bir uzman değildi fakat Harry ile kısa sürede arkadaş olmuşlardı. “Not defterlerinizi çıkarın, sizi uyuşuklar!” Aune ceketini sandalyelerden birine astı. “Cenazede benzeri biçimindesiniz hepiniz. Gerçi bu bir açıdan bakılınca doğru sayılabilir fakat bu odadan çıkmadan en azından birkaç gülümseyen yüz görmek isterim. Bu bir emirdir. Ayrıca bu vakada başarılı olmak istiyorsanız bana saygı göstermek zorundasınız. Burada benim borum öter.” Aune eline bir tahta kalemi aldı ve hitabını kesmeden hızlı hızlı bir şeyler yazmaya koyuldu: